TARİHTEN BUGÜNE GERÇEKLEŞMİŞ RÜYALAR
Mono Elektrik

Rüyaların gerek tahminlere konu oluşturması bakımından, gerekse ilham kaynağı olması bakımından uzun bir geçmişi vardır. Tarih boyunca insanlar mesaj taşıdıklarına inandıkları rüyalardan anlamlar çıkarmaya çalışmış ve rüyalar aracılığıyla gelecek hakkında tahminlerde bulunmuşlardır.  Bilim adamları arasında uzun yıllar araştırmalara rağmen bir türlü çözüme kavuşturulamayan rüyanın varlığı hala sırrını korumakta ve keşfedilmeyi beklemektedir. Rüya konusunda Doğu ve Batı bilginleri arasında zaman zaman farklı yaklaşımlar sergilenmiş; Batı bilginleri genelde rüyanın insanın günlük yaşantısı sonucu gördüğü şey olarak yorumlarken, Doğu bilginleri bu görüşe katılmakla birlikte Allah'tan gelen ilahi bir mesaj olarak ta görmüşlerdir.

         Rüyalar, fizyolojik  açıdan uyku sırasındaki nöral süreçlere bir tepki ya da yanıt olarak tanımlanır psikolojik açıdan bilinçaltının yansımalarıdır, maneviyat açısından ise en azından bazı rüyalar ya gelecek hakkında ya da başka bir konu hakkında (uyarı, yardım vs. amaçlı) haber içeren, ilahî âlemden gelen mesajlar olarak kabul edilmişlerdir. Birçok kültürde ilahî âleme danışmak ya da bir konu hakkında bilgi edinmek üzere istihare yöntemlerine başvurulduğu görülür.

          Modern fizyoloji ve psikoloji, araştırmalarını rüyaların oluşmasında dış ve iç etkenlerin rolleri üzerinde yoğunlaştırmıştır. Genellikle fizyolojide rüyanın büyük beyindeki benlik olaylarıyla ilgili olduğu, dış ve iç etkenlere bağlı şekilde oluştuğu kabul edilmektedir. Rüyalarda yaşananlar inanılmayacak kadar hızlı gelişir. Bir kaç dakikalık rüya esnasında bile çok uzun sürdüğünü sanılan garip, şaşırtıcı ve çok değişik olaylar birbirlerini izler, bu nedenle rüyada zaman kavramı oluşmaz. Ancak zaman kavramını, uyandıktan sonra beyinin öğretileri ve alışkanlıkları doğrultusunda saptadığımız bir anlar toplamıdır sadece.

           Bilimadamlari rüyanın süresi üzerinde kesin bir sonuca varamamışlardır. Bir kısmı rüyaların sadece birkaç saniye sürdüğünü iddia ederken, diğer bir kısmı da saatlerce devam eden rüyaların olduğu fikrindedir. Psikolog Erich Fromm rüyaları unutulmuş bir dil olarak görür ve geçmişin insanlar için rüya ve hayallerin zihnin en önemli ifadeleri arasında olduğunu söyler. Ona göre rüya sembolleri evrensel, geleneksel ya da rastlantısaldır. Rastlantısal semboller kişiseldir ve bireysel çağrışıma ilişkindirler. Geleneksel semboller ise tek anlamlıdır. Evrensel sembollerin –örneğin güneş- sıcak ve ışık gibi evrensel anlamları vardır. Fromm rüyaların anlamsız  veya ilgiye değmez olarak göz ardı edilmelerinin sebebinin onların bizi rahatsız etmesi olduğunu söylemiştir; rüyada gördüğümüz kişi bizim gündüz vakti olduğumuza inandığımız kişiyle uyumlu değildir. Fromm şöyle diyor : “Çelişkili gerçek şudur ki, rüyalarımızda daha az mantıklı ve daha az terbiyeli olmamıza rağmen, daha akıllı ve daha mantıklıyız.”

          ABD’de Research Society for Process Oriented Psychology’nin kurucusu olan Arnold Mindell diğer rüya analizcilerinden çok farklı bir yaklaşım getirmiştir. Mindell “rüya nesnesi” adını verdiği bilinçaltını nehir gibi sürekli akan bir rüya olarak görür ve tek olarak rüyalar bunun sadece çekilmiş fotoğraflarıdır. Rüyalar, fiziki semptomlar, ilişkiler ve değişik bilinç durumları Mindell’in kuramlarına göre rüya nesnesinin ortaya çıkışlarıdır.

          Bu tartışmalar sırasında Dr. B. Klein adında Amerikali bir bilimadamı bir araştırmaya başlamış ve gönüllü olarak seçtiği kişileri hipnotize ederek uyutmaya başlamıştır ve belli bir süre sonra uyandırıp rüyalarını dinleyerek, bir rüyanın 20 saniyeyi geçmeyecek kadar kısa sürdüğünü belirlemiştir. Dr. Klein'ın sürdürdüğü bu araştırmanın sonunda en uzun rüyanın 90 saniyeyi geçirmediği ortaya çıkmıştır.

           Rüya, 2000 yılında Revonsuo tarafından "uyku sırasında yaşanan, hayali bir bilince dayalı deneyimler" olarak tanımlanmıştır. Dement ve Kleitman tarafından 1957 yılında, uykunun REM (Rapid Eye Movement - Hızlı Göz Hareketi) döneminde görüldüğü keşfedilmiştir. Ancak 1988 yılında yapılan bir araştırma, rüyaların NREM dönemde de görülebileceği; ancak genellikle REM dönemde görüldüğü veya başladığını ortaya çıkarmıştır. NREM dönemde görülen rüyalar çok daha bulanık olarak hatırlanabilmektedir; nadiren REM'deki kadar parlak ve net hatırlanabilir olmaktadır. Daha sonradan, teknolojinin gelişmesiyle birlikte Elektroensefalografi (EEG), Elektro-okülografi (EOG) ve Elektromiyografi (EMG) sayesinde sırasıyla beyin aktivitesi, göz hareketleri ve kas hareketleri arasındaki ilişkiler çözülebilmeye başlamıştır. Araştırmalar, genel olarak uykunun farklı aşamalarında uyandırılan insanların rüyalarından hatırladıklarıyla, bu elektronik aletlerden alınan bilgilerin kıyaslanması aracılığıyla yapılır.

           Eski Yunan filozofu Heraklatyüs’ün rüya hakkında şu sözü meşhurdur: “ Uyanık olan insanlar için tek bir dünya vardır. Uykuda olanların ise her birinin ayrı alemi vardır, onun içinde dönerler.”    Ünlü psikolog Freud: “ Rüya, uykunun bekçisidir.” Der. özellikle psikanaliz ekolünün kurucusu Sigmund Freud ile birlikte rüyâlar hakkında kapsamlı çalışmalar yapılmıştır. Freud, rüyâları, uykumuz sırasında oluşan akıldışı ruhsal faaliyetler olarak görür. O, rüyâları tümüyle materyalist bakış açısıyla incelemiştir. Ona göre rüyâlar, ilâhi kaynaklı olmayıp sadece arzu tatmininden ibaret bilinçaltındaki düşüncelerin serbest olarak yüzeye çıktığı, insanların bu yolla ruhsal ve fiziksel olarak rahatlayıp tatmine ulaştığı bir olaydır.

         Mısırlılar da, Mezopotamyalılar da, Hititler de, eski İbraniler de ve Keltler de benzer rüyaya yatma biçimlerine sahiptiler. Mısırlılar düş tapınaklarına o kadar önem verirlerdi ki, Konstantin (230-337) düş kehanetini yasakladığında bile bunu sürdürdüler. Mezopotamya’da düş yorumlanması da dahil olmak üzere her türlü kehanet konusunda uzman olan baru vardı. 

Hintlilerin kutsal kitabı “Vedalar”da rüyâ yorumundan bahsedilir.

     Hititler dualarında tanrılarına özellikle kendilerini düşlerinde göstermeleri için yakarırlardı. Bu toplumda apuli adı verilen profesyonel düş görücüler bulunurdu. Apuli, dilimize “yanıtlayıcı” olarak çevrilebilir. Düş tanrıları Zigigu’ydu, Hitit tarihinde bu tanrının adı verilmiş bir rüya yorumu kitabı da yer alır.

         İbraniler düşleri kutsal isteğin bir göstergesi olarak kabul ediyordu. Eski Ahit’in bir çok yerinde Tanrının insanlarla, özellikle Yakup ve Süleyman’la düşler aracılığıyla konuştuğu geçmektedir. Talmud dönemi boyunca hahamlar inananlara dini ve sosyal dersleri öğretmek için düş yorumlarını kullanmıştır. İbranice’de düş sözcüğünün kökeni “görmek” tir. Bu durum peygamberlere neden “görücü” de dendiğini açıklayabilir.

          Çin’de, Yuan Hanedanı’nın Taocu kültüründe, Lu Tung-pin, sekiz ölümsüzün sonuncusu, düşlerinde çağrılar almış ve değişime uğramıştır. Sekiz ölümsüz aslında insandır, ama Tao’cu yolu yalnızlık içinde ve bencillikten  uzak bir biçimde o kadar sıkı izlemişlerdir ki, kendilerine ölümsüzlük bahşedilmiştir. Lu Tung-pin yaşamının korkunç bir biçimde değişeceğini gördüğü bir düşten uyandıktan sonra dünyadan tekrar vazgeçmeye karar vermiştir.

                      Aziz Augustine düşleri kendini ve Tanrı’yla ilişkilerini anlamakta bir araç olarak görmüştür. Orta Çağ’ın sonlarına doğru Martin Luther rüyalarını kendini tanımaya, özellikle günahı anlamaya yardım ettiğini belirtmiştir.

         Modern fizikte atom fikrinin babası Demokritus (M.Ö. 460-370), rüyâların dış dünyadaki

 diğerruhların açık deliklerinden bedene girmesi ile meydana geldiğini söyler. Bugün dahi insan

tabiatına dair yazdığı eserlerle bilinen Yunan filozofu Plutarch, “Symposiac” adlı eserinde

rüyâlardan bahseder. 19 Aristo, (M.Ö.IV-V. Yüzyıl) Rüyâlar ve Onların Yorumları Üzerine

(Derams and Their Interpretation) adlı esriyle bu konuda ilk bilimsel eseri yazmıştır. Daldisli

Macrobius ve Artemidorus (M.Ö.II. Yüzyıl) tabir kitaplarının babası sayılan Oneirocritica’yı

hazırlamışlardır. 20 meşhur yazılarında, kendisini bir tapınak bina etmeye teşvik eden bir çok rüyâ

gördüğünü ifade etmektedir.

          Rüyalardan bazılarının ilahî kökenli oldukları inanışı çok yaygın bir inanıştır. Orfecilikte ve Pisagor ekolünde insanın semavi âlemle ilişkisinin ancak uyku sırasında gerçekleşebildiği öğretilmekteydi. Ortaçağ’daki Yahudi ve Arap yazarlarının eserlerinde de benzer öğretiler görülmektedir. Haberci (salih) rüyalar konusunu işlemiş İslam bilginlerinden biri İbn-i Haldun’dur (d. 1332 – ö.1406). Oniromansi alanında Babil kültürünün eski Yunan kültürüne kıyasla daha ileri bir düzeyde bulunduğu söylenebilir. Sami dillerini konuşanlar özellikle "peygamberane rüya"yı iyi bilmekteydiler. Ayrıca Musevilik’te rüyalarla ilgili, hatovat chalom denilen geleneksel bir uygulama bulunur. (Hatovat chalom adının sözcük anlamı “hayırlı ya da iyi rüya görme”dir.)

        Somnium denilen rüyalar ile visio denilen vizyonlar (rüyet) Eski Ahit’te ve Yeni Ahit’te önemli bir yer işgal ederler. Görme organının yardımı olmaksızın oluşan vizyonlarda, gelen tesirlerin kişinin şuurundaki imajlara bürünerek algı alanında görüntü oluşturması sözkonusudur. Yeni Ahit’in sonundaki, Yuhanna'nın Vahyi adıyla bilinen kısım, vizyon tarzında alınan kutsal metinlerin bilinen örneklerinden biridir.

        Musevi bilgin Musa ibn Meymun’a (1135-1204) göre, melek vasıtasıyla olsa da olmasa da ve yol ve araçlardan söz edilse de edilmese de, peygamberlere tüm ifşa olunanlar onlara vizyon olarak nakledilmiştir. Ona göre "vahiy" vizyonda içerilmiş haldedir ve peygamber "uyanık şuur hali"ne geçer geçmez mânâsını sezer.  Peygamber olmayan bizler ise uyanınca rüyamızı birine anlatır ve onun yorumuna gerek duyarız. Uyku ya da trans denilen hal, cismani duyulardan yalıtılmış olma imkânı sağlamaktadır. İlahi tesirin alınabilmesini İbn Meymun böyle açıklar.

         İslam bilgini İbn-i Haldun’a (1332-1406) göre esas olarak iki tür rüya vardır. Bunlardan biri ilahî varlığın kuşku götürmez vahyi olan "salih rüya"lardır; derhal uyanmayı zorunlu kılarlar ve kişide öylesine derin bir iz bırakırlar ki, kolay kolay unutulamazlar. Diğer gruptakiler ise hatırlanması için çaba harcanılan ve yorumlanmak ihtiyacındaki olağan rüyalardır. Eski Ahit’teki Yusuf’un rüyası  bu tip rüyalara bir örnek oluşturur. İbn-i Haldun’a göre aracı melekler vasıtasıyla aktarılanların yorum gerektirmesine karşılık, doğrudan doğruya gelen "salih rüya"lar yorum gerektirmeyecek derecede açık olurlar. Muhyiddin İbn Arabi’ye göre de, veliler bilgilerini, peygambere vahyi getiren meleğin aldığı kaynaktan alırlar. İlham, söz veya yazı  tarzında dışarı yansıdığında vahiy  adını alır.

         Hıristiyanlık’ta kutsal kitapları "haberci rüya" örnekleriyle zengin olmasına karşılık, 6.yy. sonlarından itibaren rüyalara temkinle yaklaşıldığı ve Batı’da okültistler ve gizli tarikatlerin engizisyondan gizli olarak yürüttükleri çalışmalar hariç tutulursa, 12. yy.’a kadar rüyalar üzerinde pek fazla bir çalışma yapılmadığı görülür. Bu tutumun kökeninde başında Papa Gregory I’in (540–604) bulunduğu papalığın rüyaların bir kısmını şeytani olarak değerlendirmesi bulunmaktadır. Gregory I, 590 yılında rüyaları üç gruba ayırmıştır: Yiyecek ve açlıktan kaynaklananlar, şeytan ya da cin  kökenli olanlar ve ilahî kökenli olanlar. İsa peygamberin çölde kırk gün kırk gece gezerken rüyalarından güç aldığı söylenir. Ve derler ki; "Şeytan bile bu ruhani transı kesmeye cesaret edememiştir." O yüzden rüyalar, Hıristiyan geleneğinde de önemli bir yer tutarlar.

 

endeep yatay

0 Yorum

Henüz Yorum Yapılmamıştır.! İlk Yorum Yapan Siz Olun

Yorum Gönder

Lütfen tüm alanları doldurunuz!

Harman Elektronik Endeep Kare Mono Elektrik

Puan Durumu

Takım OM G M P
1 GS  Galatasaray 8 7 0 22
2 SAMS  Samsunspor 8 6 2 18
3 BJK  Beşiktaş 7 5 0 17
4 FB  Fenerbahçe 7 5 1 16
5 İBFK  Başakşehir 7 4 1 14
6 GÖZ  Göztepe 7 3 1 12
7 EYP  Eyüpspor 8 3 2 12
8 KON  Konyaspor 8 3 3 11
9 BOD  Bodrum 8 3 4 10
10 TS  Trabzonspor 7 1 0 9
11 ALNY  Alanyaspor 8 2 3 9
12 KSM  Kasımpaşa 8 1 2 8
13 SVS  Sivasspor 8 2 4 8
14 ANT  Antalyaspor 8 2 4 8
15 ÇRZ  Ç.Rizespor 8 2 5 7
16 GFK  Gaziantep FK 7 1 4 5
17 KYS  Kayserispor 7 0 3 4
18 HTY  Hatayspor 7 0 4 3
19 ADS  Adana Demir. 8 0 7 1
20
21

Reklam

NETİDİ

Yazarlarımız

Delfi Oteli kare

E-Bülten Aboneliği